kentgazetesi - Huseyin Bilgen

Anayasa Mahkemesi’nin AKP Hakkındaki Laiklik Kararı

Hüseyin BİLGEN

Bilindiği gibi Anayasa Mahkememiz Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AKP’nin kapatılması istemi ile açmış olduğu davayı Mart 2008’den beri yaklaşık 5 aydır görüşerek nihayet karara bağlamıştır.

Bu karara göre, Anayasa Mahkemesi Başsavcıyı haklı görmüş ve AKP’nin “laikliğe karşı eylemlerin odağı (eski deyimle mihrakı)” olduğu iddiasını 1 aleyhte oya karşı 10 lehte oyla onaylamıştır. Yani 1 aleyhte oya karşı 10 lehte oyla; büyük bir çoğunlukla (eski deyimle kahır bir ekseriyetle) AKP’nin “laiklik karşıtı” odağı (mihrakı) olduğu Yüksek Mahkeme tarafından tespit ve tescil ile kamuya ilan edilmiştir.

Bu tespit, tescil ve ilan kesindir. Her ne kadar Başbakan R.T.E. “AKP laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmamıştır. AKP Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmaya devam edecektir...” dese de bu sözlerin herhangi bir hukuki anlam, önem ve değeri yoktur.

O halde artık Başbakan Erdoğan’ın, hükümet kabinesinin ve yandaşları basın avukatların bu gibi savunma söylemlerinden vazgeçerek laiklik ilkesinin gereklerine uygun siyaset yapmaya yönelmelidirler.

Zira AKP’nin lehine oy kullanmasına rağmen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bu kararı açıklarken AKP milletvekili ve yöneticilerine ‘bu kararın ağır bir uyarı (ihtar) olduğunu’ vurgulayarak ‘İktidarın bu karardan ciddi bir ders çıkarmasını’ öneriyor.

Yüksek Mahkeme kanımızca iç ve dış baskıların etkisiyle değil, kendi inisiyatifi ile ülkenin bütün koşullarını düşünerek, yüzde 47’lik AKP’li çoğu iyi niyetli seçmen oylarına da saygılı olma ve gerekçe yayınlandığı zaman öğreneceğimiz daha birçok hukuki nedenlerle bu kararı vermiştir.

Kanımızca mahkeme, AKP’nin ‘laikliğe karşı eylemlerin odağı olma suçunu’ sübut bulmuş (gerçekleşmiş) olarak onaylıyor, ancak bazı hafifletici nedenlerle cezanın üst sınırına (azami haddine) değil; alt sınırına (asgari haddine) hükmederek AKP’ye kendini düzeltmesi için ikinci bir şans tanıyor. Ancak bu karar AKP için bir sabıkadır ve ‘Demokles’in kılıcı’ gibi AKP’nin başı üzerinde asılı duracaktır. Yeni bir laikliğe karşıt eylem yeni bir kapatma davasına neden olacak ve bu durumda AKP kapanmaktan kendini kurtaramayacaktır.

Şu halde Başbakan Erdoğan, çoğu çıkara dayalı alkışlarla gururlanırken ara-sıra da iyi niyetli, hiçbir çıkara dayanmayan sadece ülkenin huzuru ve mutluluğu için yapılan yerli-yabancı eleştirilere kulak kabartmalıdır. Sözgelimi Washington’daki düşünce kuruluşu Amerikan Enstitüsü (AEİ)’nün uzmanlarından Michael Rubin’in “Yüksek Mahkeme’nin getirdiği yaptırımlar oldukça hafiftir. Başbakan Erdoğan’ın hukukun üstünde olmadığını ve hukuka hizmet etmesi gerektiğini umuyorum” diyor.

Bendeniz de bu Amerikalı yazarın dileklerine ‘inşallah’ diyerek kendi dileğimi sunuyorum:

AKP iktidarı bunca sürtüşme, didişme ve gerginliklerin ülkeye hiçbir şey kazandırmadığını anlayarak Atatürk Türkiye’sini ve çağdaş kazanımlarını geriye götürmeden modern Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş ilkelerine uygun yeni açılımlarla ‘sadaka ekonomisi’nden vazgeçip gerçek toplumsal (sosyal) gereksinmelere uygun yeni açılımlara yönelerek, toplumumuzu gereksiz kısır ve soyut inanç tartışmalarından (türban, inanan-inanmayan, laik-antilaik vb.) kurtarıp, aklî-rasyonel araştırmalar ve gerçek ekonomik kalkınma hamleleriyle biran önce mutlu ve huzurlu bir refah toplumu yaratma çabalarına yöneltmelidir...